DEVAK - Faaliyet Raporu 2021
Eğitim sisteminde çokkültürlülük, dil, din, ırk, cinsiyet, etnisite farkı aranmaksızın eşitlik, adalet, hoşgörü ve farklılıklara saygı gibi demokratik değerleri temel alan ve toplumun tüm kesimine hitap eden eğitim politikalarının uygulandığı, kültürde çoğulcu yaklaşımın teşvik edildiği karma bir okul anlayışıdır. Genel bağlamda ise çokkültürlülük kültürel yaşam olarak ele alınmaktadır. Modern Dünya Sistemi Teorisi ile bilinen Amerikalı sosyolog Immanuel Wallerstein, toplumda belirli bir kesimin ortak yaşam şeklini yansıtması olarak kültürü tanımlamıştır. Eğitim ise kültürün bir ürünüdür ve eğitimden söz ederken toplumun kültürel yapısını da incelemek gerekir. Toplumumuzda her kesimin kendine özgü kültürel değerleri vardır. Baskın kültür grubundan farklı olarak kendi kültürel pratiklerini uygulayan çeşitli kesimler her toplumda yer almaktadır. Kültürel çoğulculuk prensibini uygulanması, özgürlük, hoşgörü ve saygı ile harmanlanmış bir olgu ve düşünce sistemi desteklenmesi anlamına gelir ve böylece kültürler arası diyalog zemini gelişir. Diyalog zemini de oluştukça eğitim toplum içinde daha çok önem kazanır ve toplumun her kesimine hitap eden çokkültürlü bir eğitim anlayışı gelişir. Çok kültürlü eğitim, öğrencilere bilgi ve beceri kazandırmanın yanı sıra kültürel değerlerini yansıtma olanağı sağlar. Böylece sınıf veya toplum içi ayrışmanın azaldığı, global dünyada öğrencilerin becerilerini geliştirdiği daha demokratik ve adil bir toplum oluşur. Çokkültürlü eğitim üzerine analizleri ve önerileriyle tanınan ABD’li James A. Banks, öğretim materyallerinde ve eğitim sisteminde öğrencilerin çeşitli kültürel ve etnik değerlerinin yer almasının öğrencilerin birbirlerine karşı yaklaşımlarını daha pozitif hale getirdiğini vurgulamaktadır. Çokkültürlü bir eğitim sistemini uygulayarak bütüncül bir yaklaşımla farklı kültürel kökenlerden gelen öğrencilerin potansiyellerini gerçekleştirebilmeleri için eğitim programının felsefesinden içeriğine ve uygulanacak pedagojik yaklaşımlarda değişime gidilmesi gereği ortaya çıkmıştır. Çokkültürlü eğitimin gerçekleşebilmesi için yasal düzenlemeler, çokkültürlü eğitmen/akademisyen yetiştirme programlarının düzenlenmesi ve mevcut programların çokkültürlü yaklaşıma göre şekillendirilmesi gerekmektedir. Her ülkenin toplumsal dinamikleri farklıdır ve eğitim konusunda da farklı politikalar izlenmektedir. Okullar ve üniversitelerin eğitim programları genelde baskın kültürün perspektifini yansıtır. Oysaki alt kültür; sanat, dans, müzik gibi birçok zenginliğe sahiptir. Alt kültürün değerlerine yer vermek motivasyonu ve dolayısıyla toplum içi entegrasyonu arttırır. Aksi takdirde alt kültüre sahip öğrenciler yabancılaşma hissi yaşayabilir ve baskın kültür tarafından ötekileştirilebilir. Özellikle 2. Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda gibi ülkelerde etnik ve kültürel farklılaşma artmış ve bu devletlerin kolonilerine Avrupa’ya göçleri sonrası nasıl eğitim verileceği konusu tartışılmıştır. 19. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren kültürel çeşitliliğin önemi artış göstermiştir. Çeşitli GLOBAL EĞİTİM SİSTEMİNDE ÇOKKÜLTÜRLÜLÜK YAKLAŞIMI ELİF MERVE GÜNAY DEVAK FAALİYET RAPORU 48
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=