DEVAK - Faaliyet Raporu 2021

eğitim sistemleri üzerinde daha fazla etki hissedilmektedir, modern dünyamızda farklı etnik ve kültürel gruplar sürekli etkileşim halinde olduğundan çokkültürlü eğitim sistemi üzerine bir konsensüs oluşması beklenmektedir. 1994’te ABD’li yazar Leonard Davidman ise çokkültürlü eğitimin altı amacı olduğunu belirtmiştir. Bunlar; eğitim eşitliği, öğrencilerin ve ailelerin yetkin olması, toplumda kültürel çoğulculuk, öğrenme çevresinde kültürlerarası, ırklar arası ve etnik gruplar arası uyum, kültürel bilgilendirme, öğrencilerin, ailelerin ve eğitmenlerin çokkültürlü bakış açılarının geliştirilmesidir. Çokkültürlülük bağlamında toplumumuzu incelediğimizde ise alt kültür gruplarından bahsedebiliriz. Eşitlik ilkesi, devletimiz ve eğitim kurumlarımız tarafından alt kültür olarak azınlık gruplarına verilmiş bir anayasal haktır. Eğitimde fırsatların her kesime eşit olması demokrasinin ve modern toplum olmanın bir gereğidir. TBMM tarafından 6 Nisan 1949’da kabul edilip, onaylanan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 26. Maddesine göre; herkesin eğitim hakkına sahip olduğu, eğitimin en azından ilk ve temel eğitim aşamasında parasız ve ilköğretimin zorunlu olduğu ve eğitimin tüm uluslar, ırklar ve dinsel topluluklar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu özendirecek, dolayısıyla ötekileştirmeyi engelleyecek bir nitelikte yapılandırılması gerektiği açıkça yer almaktadır. Tarihsel olarak da incelediğimizde, 28 Şubat 1856 tarihli Islahat Fermanı ile Osmanlı’da Gayrimüslim azınlıkların okul açma faaliyetleri hız kazanmış ve birçok gayrimüslim eğitimde daha fazla hak ve özgürlüğe kavuşmuştur. Günümüzde ise ülkemizdeki durum biraz farklıdır. Türkiye coğrafi konumu sebebiyle göç hareketlerinde transit ülke konumundan hedef ülke konumuna yerleştiği için; farklı Orta Doğu ülkelerinden anadili Türkçe olmayan göçmenler, eğitime erişim ve kültürel entegrasyon konusunda zorluk yaşamaktadır. Türkiye’deki Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Ofisi’nin (UNHCR) 2018 raporuna göre, Türkiye’de kayıtlı olarak, Irak’tan 142.000, Afganistan’dan 170.000, İran’dan 39.000, Somali’den 5.700 ve diğer ülkelerden 11.700 olmak üzere toplam 370.400 okul çağında mülteci veya sığınmacı olduğu kaydedilmiştir. İlerleyen yıllarda UNHCR istatistiğinde ise Başta Suriye olmak üzere, Irak, Afganistan ve İran gibi ülkelerden mülteci ve geçici koruma statü sahibi kayıtlı yaklaşık 4 milyon kişinin göçü söz konusudur. Ayrıca ülkemize üniversite ve yüksek lisans seviyesinde eğitim almak için gelen öğrenci sayısı fazlalaşmaktadır ve bu bahis konusu durumlara bağlı olarak çokkültürlü eğitim sisteminin ülkemizde de geliştirilmesi beklenmektedir. Dünyadaki ve ülkemizdeki eğitim sistemlerindeki çokkültürlü yaklaşımları incelediğimizde, devletlerin iç ve dış politikalarının tarihsel olarak değişimi ve dönüşümünü çarpıcı bir şekilde gözlemleyebiliyoruz. Süregelen politikalar, sadece eğitim sistemine değil, toplum içi diyaloğa ve dolayısıyla kültürün gelişimine de yansımaktadır. Çokkültürlü eğitim sisteminin gelişmesinde devlet otoriteleri ne kadar kural belirleyici olsalar da aslında toplum içi farklı gruplar arası iletişim ve etkileşim büyük rol oynamaktadır. Dolayısıyla çokkültürlü yaklaşım konusunda pozitif ve hümanist tutum ve davranış sergilemek her bireyin sorumluluğudur. DEVAK FAALİYET RAPORU 50

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=